28 Mart 2009 Cumartesi

Pet Sematary,Sauna,Mr. Magorium's Wonder Emporium ve Autopsy

Uzun zamandır izlediğim filmleri yazmadığımın farkındayım...Bu hafta seyrettiklerim çokta hoşuma gitmedi açıkçası...
Geçen hafta içi ilk olarak Pet Sematary'i (Hayvan Mezarlığı) seyrettim...Stephen Kıng imzalı film kitaptan sinemaya uyarlama,1989'da çekilen ilkini izledim daha sonrada netten araştırdım 2 ve 3'te çıkmış ama ne kadar izlenebilir o ayrı...Hayvan Mezarlığı'nı beğendim.En azından o dönem için gayet iyi sayılabilecek bir film...Miko Hughes'in haline ise bayıldım.Filmde 3 yaşında ve en iyi performans onda,açıkçası öyle bir katilim olsun isterim...İzlemediyseniz kesin bu filmi izleyin... O yüzden canım bunu anlatmak isteemiyor...
İkinci filmim ise Sauna...
Erik ve Knut adında iki kardeş karakterimiz var.Bu kardeşler savaşın sona ermesinin ardından Rusya ve Finlandiya arasındaki yeni sınırın belirlenmesi için oluşturulan ortak komisyona katılmak üzere yola koyuluyorlar.(Yazarken bile sıkılıyorum)Erik öldürdüğü insanların sayısına takık ve vicdan azabı çeken bir asker,kardeşi Knut ise harita çıkartmakta usta bir kişi.Bu komisyon yürü babam yürü yolda giderken bir gece bir aile karşılaşıyorlar ve Erik ailenin babasını öldürürken Knut ise çiftçinin kızını kilere kilitliyor. Olaylar ise bundan sonra biraz daha ilginç oluyor...Kızın hayaleti Knut'un peşine düşüyor...Bu sırada komisyondaki bütün bu arkadaşlar kayboluyorlar ve haritada bile olmayan bir tuhaf bir köye geliyorlar...Bu köyde ortasında sauna olan bir bataklık var ve bu sauna'ya giren bir daha çıkmıyor...Sabahın dördünde seyrettiğimden midir nedir bu bok anlamadım filmden.Hatta 15 dakkasına gelmeme rağmen başı alıp tekrar seyrettim.Ama nettede araştırdığım kadarıyla kimse beğenmemiş bu ay içinde ülkemize gelir.Sakın gitmeyin vakit kaybı...
Üçüncü filmim : Mr. Magorium's Wonder Emporium (Sihirli Oyuncakçı)
Mr. Magorium’un yani Dustin Hoffman'ın dükkanı Wonder Emporium sihirli bir oyuncakçı dükkanı.Şahsımın şiddetle sahibi olmak istediğim bu dükkanda herşey canlı...Mr. Magorium ikiyüz küsür yaşına gelmiş ve dükkanı bırakmak istiyor...Kime mi; benim nedense bir türlü kanım ısınmayan Natalie Portman'ına (Molly Mahoney).Bu karar üzerine dükkan küsüyor ve bütün oyuncakların rengi yavaş yavaş griye dönüşüyor. Mr. Magorium bu sırada bir muhasebeci tutuyor.Onların değişiyle Mutant esas adı Henry (Jason Bateman)olan bu muhasebeci ve Molly dükkanı kapatma kararı alıyorlar.Ama 9 yaşındaki şapka hastası küçük kahraman onları gaza getirip dükkanı yeniden hayata geçiriyor.Sonu pat diye biten bir film,banada nedense çok kısa geldi.Sıkılmadım,ailecek izlenecek kıvamda...
Sonuncu film dün izlediğim : Autopsy
Boş bomboş bir film Autopsy...Klasik bir grup genç var...Eğlenceden dönerken trafik kazası geçiriyorlar ve bir adamı eziyorlar,o sırada yoldan geçen bir ambulansa atlayıp hep birlikte Mercy Hastanesi denilen bir hastaneye gidiyorlar.Ondan sonrada ebelerinkini görüyorlar... Hastanedeki baş doktor sevgili Robert Patrick karısını kurtarmak uğruna gençlerimizi kesiyor biçiyor.Sonundada filmin başında tahmin ettiğim karı kurtuluyor... İlk başları sönük,sıkıcı sonradan kan gövdeyi götürüyor,biraz heyecanlı...Ama genede çok seyret beni demiyor...Ben artık bu tür filmlere söyleyecek laf bulamıyor..Ne bokuma çekiyorsunuz ki,ben olsam bir yerime bişey soksalar o hastanede 5 dakka kalmam...Baktım ortam korku kokuyor,basıp kaçar giderim.Kim kalırki...Hem artık böyle cici gençlerin korku yaratmak için kendilerini yırttığı Amerikan filmleri gerçekten baydı...Bunları çekeceklerine Testere 50'ye kadar seri çeksin razıyım...Buda ancak seneye gelir bize...
4 filmle bu haftayı kapadık...Maçtan sonra kesin bir kaç film daha çakarız.... Onlarıda kısmet artık ne zaman yazarım bilmem...



2 yorum:

  1. eh bu maçtan sonra artık izleyebilirsen izle bişeyler..
    :)

    Öneriler için teşekkürler..

    YanıtlaSil
  2. evet ya post bile yazdım yani film izlemek yerine dondurma yiyoz valla :p

    YanıtlaSil