21 Şubat 2009 Cumartesi

I Kissed a Girl and I Liked it :p

Bu kıza ve Hot N Cold şarkısına bayılıyorum...Katy Perry daha genç yaşına rağmen çok başarılı,büyük ihtimalle gelcekte Britney'den sonra Madonna'nın tahtına aday...Katy ile ilgili daha çok bilgi almak isteyenler aşağıya...
Katy Perry (Katheryn Elizabeth Hudson, d. 25 Ekim 1984, ABD'li şarkıcı ve söz yazarı. İsmini ilk olarak "UR So Gay" ve Billboard Hot 100'de 1 numara olan hiti "I Kissed a Girl" şarkısıyla duyurmuştur.
Birçok kişi tarafından MySpace şarkıcısı olarak nitelendirilen Katy Perry, aslında 2000'lerin başından beri müzik dünyasının içinde bulunuyor. Gospel dinleyerek büyüyen şarkıcı, ilk olarak 2001'de Katy Hudson isimli gospel albümünü çıkarttıktan sonra müzik çalışmalarına küçük çaplı işlerle devam etti. 2004'te The Matrix isimli prodüksiyon takımına stüdyo vokalisti olarak katıldı. Bir süreliğine ünlülerin prodüktörü Glen Ballard’la birlikte çalışan sanatçı o dönemde çıkması planlanan albümü üzerinde çalışıyordu. Ballard’la birlikte kaydettiği "Simple", "The Sisterhood of the Traveling Pants" isimli 2005 tarihli filmin soundtrack'ine dahil edildi. O döneme kadar plak şirketleriyle uzun süreli anlaşmalara imza atamayan Katy, bu sefer "Simple" şarkısıyla Virgin'in ilgisini çekerek plak şirketiyle albüm anlaşması için masaya oturduktan sonra ilk solo albümünün çalışmalarına başladı.
İlk olarak internette ünlenen "UR So Gay" parçasını EP olarak piyasaya süren sanatçının Greg Wells, Dr. Luke, Butch Walker, Max Martin ve Cathy Dennis’le birlikte çalıştığı One of the Boys albümü 17 Haziran 2008'de piyasaya sunuldu. Albümün ilk single'ı "I Kissed a Girl" parçasına seçildi. iTunes listesinde zirveye tırmanan şarkının klibi de internette en fazla izlenen videolar arasında yer aldı.(Vikipedi)

Thick as Thieves / The Code

Thick as Thieves'ı dün akşam izledim ve müthiş buldum.Özellikle Morgan Freeman ve Antonio Banderas gibi iki dahiyani oyuncu bu filme cuk diye oturmuş ve çok ilginç bir ikili olmuş.Film başta Ocean's tarzında gibi görünsede ilerledikçe daha farklı olduğunu olduğu kesin.Gelelim filmimize Morgan Freeman (Ripley) usta bir soyguncu, Antonio Banderas (Gabriel) ise, New York metrosu ve sokaklarında hırsızlık yapan yakışıklı bir adamdır. Ripley planladığı büyük soygun için aradığı ortağı bulmuştur. Bu soygunla, hem eski ortağının Rus mafyasına borçlarını ödeyecek hem de vaftiz kızı Alex'in hayatını kurtaracaktır. Alex ile Gabriel arasında ise (filmde oldukça cüretkar sahnelerle karşımızdalar) Ripley'nin tüm karşı çıkışlarına rağmen bir yakınlaşma doğacaktır. Soygun günü geldiğinde (bu soygun bildiğimiz gibi değil,oldukça uğraş verici) adamlarımızdan birisi hiçte beklemediğimiz bir şekilde filmin akışını etkiler.Temposu hiç düşmeyen film, daha Amerika'da bile gösterimde değil nasıl izleyebiliyoruz böyle filmleri şaşıyorum :p imdb'de de bilgisi yok...
Ayrıca filmin müzikleride gözümden kaçmadı değil.Tatu'nun ''Not Gonna Get Us'' parçasını sıklıkla duymak mümkün,hatırladığım kadarıyla şarkının yer aldığı albüm 2002 gibi çıkmıştı piyasaya.
Türünün klasiklerden olabilecek filmi vakit ayırın ve izleyin...

20 Şubat 2009 Cuma

Lost 5x06 316






Ben artık bir şey demiyorum , diyemiyorum dünkü bölümden sonra artık kafam allak bullak ne düşünceğimi bilmiyorum örümcek ağı gibi oldu herşey sadece boş boş izliyosun,umarım haftaya bu soruların cevabını alırım yoksa çıldırıcam artık adayımı basarım yoksa Ajira ile nereye bulursam oraya mı giderim bilmiyorum artık sorularıma cevap istiyorum





19 Şubat 2009 Perşembe

[Rec]

Bu filmi aslında çok uzun zaman önce seyrettim ama yorumunu yazmak geçen tv'de eski fragmanlar köşesinde görmemle aklıma geldi.
Bir çoğunuz sinemalarda ''Quarantine'' diye bir korku filmi duymuşsunuzdur yada izlemişsinizdir bu film Rec'in çakması arkadaşlar daha doğrusu çalıntı artık senaryo üretemeyen Amerikalıların çalıntı filmi...Zaten nette yapılan okuduğum yorumlarda da beğenilmemiş,herneyse biz gel gelelim İspanyol yapımı orjinaline...

Rec'i aslında izlemekte oldukça zorlandım bir iki ay geciktirdim diyebilirim ama sonradan birazda Krispi yarışmasının sayesinde gaza geldim ve izledim.Konusunu kısaca özetlersem Angela ve kameraman arkadaşı Pablo,itfaiyecileri konu alan bir program çekmektedirler.Program oldukça sıkıcı geçmektedir.Birden bir ihbar telefonu alırlar,bir yaşlı kadın ev kazası geçirmiştir.Angela ve Pablo'da itfaiyecilerle birlikte olay yerine doğru yola çıkarlar.(Pablo dedikçe Lost'taki abimiz gelio aklıma söylemeden geçemiycem :p) Vardıkları yerde ise akıllarını gelmeyecek şeyler benim en sevdiğim Zombikler :)) vardır...Apartmanı karantina altına alırlar ve kimse ne olduğunu anlamaz, zombiler tarafından ısırılan herkes birer zombiye dönüşür.Sonunu söylemiyim artık canım yorum yapıyoruz şurda izlemeyenler olabilir.
En başta filmin el kamerasıyla çekilmesi muhteşem kendinizi Pablo'nun arkasından koşuyormuş gibi hissediyorsunuz ayrıca hiçte düşmeyen bir temposu varki ciddi heyecanlanıyorsunuz...Mutlaka izleyin derim hatta ondan önce Youtube'da sinema salonunda filmi izleyenleri çekmişlerki süper :) onları bir izleyin .Kendi türünde hakkını vermiş, Amsterdam Fantastik Film Festivali ve Avrupa Film Ödülleri gibi 16 ödül almış ve bir o kadar adaylığı var bana gelince ben zaten bu filmden sonra bir furyaya kapıldım ki sormayın...Artık bir günüm zombiksiz geçmiyor ama sabahları evden çıkarken apartmanın kapısını açana kadar biraz terliyorum ne olur ne olmaz virüs'ün nerden çıkacağı belli olmaz:))



18 Şubat 2009 Çarşamba

Son Tarantino filmi

Brad Pitt, Quentin Tarantino'nun son filminde rol almak için sözleşme imzalamış.Kaç gündür merak ediyordum bu haberi karış karış ettim neti...
Filmin adı ''Inglourious Bastards'' olucakmış. İkinci Dünya Savaşı'nda geçiyormuş ve Brad Pitt Nazilere'e karşı Yahudi direnişçilerin başı Aldo Raine'yi canlandırıyormuş.Weinstein Company ve Universal'ın ortak yapımı olarak gerçekleştirilecek filmi gelecek yıl düzenlenecek Cannes 'a yetiştirmek için, Tarantino sıkı bir çalışmaya girmiş.İlginç bir buluşma olucak gibi umarım başarılı bir yapım olur, yalnız Tarantino'nun gerçekten son filmimi olacak merak ediyorum...

Gdanska



Nette adını sanını arayıp bulamadığım Carrefour'un en ucuz yabancı votkalarından biri Gdanska...
Normalde başka bir vodka tercihimizdir ama o olmayınca bunu aldık ve beğendik.
Farkında olmadan üç şişe almışım bugüne kadar :)

Bir Kanada Filmi - - - 5 Değişik Öykü


Benjamin Button'dan beri film seyretmedim biraz tadı damağımda kalsın istedim sanırım ama dün film aşkım depreşti ve cd'leri bayağı karıştırdıktan sonra Young People Fucking diye bir film bulduk.Yorumları hiç okumadan izleyelim dedik.
Başta biraz bu ne ya oldum yalan diyemiycem ama sonradan sarmaya başladı.Ailecek izlenecek bir film değil başta söyliyim.5 farklı çiftin özel hayat bir o kadar da sorunlu öykülerini anlatıyor.Tempolu denilebilir,farklı olduğu ve özel hayata sağlam bir bakış açısı olduğu ise kesin böyle bağımsız ve değişik konulu filmleri izlemek hoşuma gidiyor.Film türü komedi olarak geçiyor ama çok fazla gülmüyorsunuz verdiğiniz tepkiye göre bir kaç tebbessüm o kadar...
Tavsiye listenizde bulunsun derim...

Filmden ilginç notlar:
Film 2007 Uluslararası Toronto Film Festivali'nde adından bayağı söz ettirmiş.
Kanada yapımı olan film ülkesinde bile sansüre uğramış iktidar partisi görmeyi reddetmiş ama muhalefet partisi izlemiş.
Yazarlar Martin Gero ve Aaron Abrams filmde gördüğümüz Dirty Talk sahneleri için bayağa zorlanmışlar.
Kanada salonlarında 15 hafta kalarak en başarılı ve en yüksek gelir getiren filmlerden birisi olmuş.
Ayrıca bulmakta bayağa zorlandığım bir bilgide filmin bir ödülü olduğu,filmde Mia karakterini oynayan Sonja Bennett 2008 Vancouver Film Critics Circle Awards ödüllerinde Best Supportıng Actress ın a Canadıan Fılm Ödülünü (Kanada Filmleri Destekleme Dalında En İyi Kadın Oyuncu )almış...

17 Şubat 2009 Salı

‘Recep İvedik 2’ rekor kırdı




Şahan Gökbakar’ın yarattığı ve fenomen haline gelen,yapımcığını Faruk Aksoy'un yaptığı yönetmen koltuğunda kardeş Togan Gökbakar 'ı gördüğümüz Recep İvedik karakterinin yeni filmi Recep İvedik 2, en fazla izlenen hafta sonu rakamlarına ulaşmış ve 1 milyon 209 bin 453 kişi tarafından izlenmiş.
Gerçi beklenende buydu fazla söze gerek yok.Ne diyelim izleyip görücez...


16 Şubat 2009 Pazartesi

Katliam Kurbanı ''Jensen''



Sevgililer Günü Katliamı


On yıl önce yaşanan bir trajedi Harmony (Uyum) kasabasını sonsuza dek değiştirmiştir. Deneyimsiz kömür madeni işçisi Tom Hanniger’ın tünellerde neden olduğu kaza beş adamın sıkışıp kalmasına ve sağ kurtulan tek kişi olan Harry Warden’ın da komaya girmesine neden olmuştur. Bunun tam bir yıl sonrasında, Sevgililer Günü’nde, Harry Warden uyanmış ve kazmayla 22 kişiyi hunharca katlettikten sonra kendisi de öldürülmüştür.Tom Hanniger, on yıl sonra, Sevgililer Günü’nde kasabaya döndüğünde sebep olduğu ölümler hâlâ yakasını bırakmamıştır. Geçmişiyle barışmaya çalışan adam, eski kız arkadaşı Sarah için bitmemiş duygularıyla da boğuşmaktadır. Oysa Sarah Tom’un en iyi arkadaşı olan şerif Axel’la evlenmiştir. Ama bu gece, yıllar süren huzurdan sonra, Harmony'nin karanlık geçmişinden bir şey geri döner. Başında madenci kaskı, elinde kazma olan, durdurulamaz bir katil etrafta kol gezmektedir. Katilin ayak sesleri yaklaştıkça, Tom, Sarah ve Axel dehşetle fark ederler ki katil onları öldürmeye gelen Harry Warden olabilir.

Yaşlı Brad ve İlginç Bir Hayat Hikayesi



Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi

Bu nasıl güzel bir film,nasıl güzel bir anlatım tarzıdır bilemedim...Dönemi yansıtışı,makyajı,senaryo,kurgu ve herşeyden önemlisi oyunculuklar süper...Brad'i öldür hakkını yeme.(Brad ölmesin :(( filmde olsa) Belki de bu kadar övmemizin ve bu filmi bu kadar beğenmemizin sebebi uzun zamandır böyle klasik olacak filmlere hasret kalmamız olabilir.Heryerde çıkan abuk sabuk argo içeren gençlik filmlerinden artık millete bıkkınlık gelmişti.Herneyse ben son derece etkilendim ve hergün heryerde fragmanınıda görsem ay Benjamin diye kendimden geçtim.Son derece etkileyici ve(kimilerine göre çok sıkıcı olsada)çok sürükleyici... İnsan ister istemez kendini sorguluyor ve ben olsaydım napardım,nasıl yaşardım diye düşünüyor.Filmin akışı ve son 20 dakikası gözyaşılarına boğulmama neden oldu.Kaybettiklerimiz ve kaybedeceklerimiz,kaybetmemek için uğraştıklarımız... ımdb'den 8,3 puan alan ve 13 dalda Oscar'a Aday gösterilen The Curious Case of Benjamin Button Oscar Ödüllerinin bir kısmını götürecek David Fincher 'a ise istediğini verecek, ayrıca izleyen daha çok kişinin hayatını ve hayata dair gerekli öğretileri yeniden gözden geçirmesine neden olacak gibi...